Mevlâna Hâlid el-BaÄŸdâdî Hazretleri’nin vefatından sonra râbıtanın nasıl uygulanacağı konusu Hâlidî meşâyihi arasında farklı yorumlara neden olmuÅŸtur. Bu makalede, râbıtanın tarihçesi, ihtilafın kaynakları ve Hâlidî İsmâtiyye silsilesinin tercihi detaylarıyla ele alınmaktadır./em>
Râbıta Konusundaki Tarihî İhtilaf ve Deliller
Bu ihtilafa dair en mühim kaynaklardan biri Mustafa İsmet Garîbullah Hazretleri’nin Risâle-i Kudsiyye isimli eseridir. İlgili eserin 369. beytinde Hâlidî meşâyihi arasındaki ihtilaf ÅŸu ifadelerle ortaya konulmaktadır:
Meşâyih-i Hâlidî beyninde ey can,
Muhalif düştü vardır bazı erkân.
Bu beyit, Hâlidî meşâyihi arasında râbıtanın nasıl uygulanacağı hususunda farklı yorumlar bulunduğunu göstermektedir. Mustafa İsmet Garîbullah Hazretleri, bu ihtilafı şu ifadelerle değerlendirmektedir:
Bu rahmettir, bu hikmettir gel inan,
Bu oldu râbıta bahsinde i’lân.
Bu açıklamaya göre, ihtilafın aslında bir rahmet ve hikmet olduÄŸu vurgulanmaktadır. Kimileri Mevlâna Hâlid Hazretleri’ne râbıtayı devam ettirirken, kimileri hayatta olan ÅŸeyhe yapılması gerektiÄŸini savunmuÅŸtur.
Hâlidî Geleneğin Râbıta Konusundaki Tercihi
Hâlidî geleneğinde baskın olan görüş, râbıtanın hayatta olan şeyhe yapılması gerektiğidir. Bu doğrultuda:
- İsmail Enerânî Hazretleri ve Abdülhakîm Arvâsî Hazretlerinin ÅŸeyhi Taha Hakkârî Hazretleri gibi bazı halifeler Mevlâna Hâlid Hazretleri’ne râbıta yaptırmışlardır.
- Abdullah-i Mekkî Hazretleri ve Mustafa İsmet Garîbullah Hazretleri gibi halifeler ise râbıtayı hayatta olan şeyhe yaparak bu geleneği sürdürmüşlerdir.
- Mahmud Efendi Hazretleri, râbıtanın hayattaki mürşide yapılması gerektiğini açık bir şekilde vurgulamış ve bu uygulamayı devam ettirmiştir.
Risâle-i Kudsiyye’nin 342. beytinde Mustafa İsmet Garîbullah Hazretleri şöyle buyurmaktadır:
Bu bahre dal aziz hakka gidelim.
Mahmud Efendi Hazretleri bu ifadeyi ÅŸu ÅŸekilde ÅŸerh etmektedir:
Râbıta et ki onun nurunda bat. Tarikata böyle çalışılır. Râbıta böyle yapılır.
Bu ifadelerden anlaşılacağı üzere, râbıta hayatta olan şeyhe yapılmalı ve mürşidin manevi feyziyle kalp bağlantısı kurulmalıdır.
İsmetiyye Kolunda Râbıtanın Uygulanışı
Ayrıca, Mustafa İsmet Garîbullah Hazretleri 25. beytinde şöyle buyurmaktadır:
Bu kemterle olun hakka gidelim,
Cemali bâ kemâle seyredelim.
Bu beyit de Mahmud Efendi Hazretleri tarafından “Bu ziyade noksanla olun, demek, ‘bana râbıta edin’ demektir.” ÅŸeklinde yorumlanmıştır. Dolayısıyla, Hâlidî silsilesinde râbıta, mevcut ÅŸeyh üzerinden devam etmiÅŸtir.
Ali Haydar Efendi Hazretleri ve Mahmud Efendi Hazretleri’nin Râbıta Uygulamaları
Ali Haydar Efendi Hazretleri ve Mahmud Efendi Hazretleri’nin bizzat kendilerine râbıta yaptırmaları, râbıtanın hayatta olan şeyhe yapılması gerektiğinin en güçlü delillerindendir.
- Eğer râbıtanın yalnızca Mevlâna Hâlid Hazretleri’ne devam etmesi gerektiği iddia edilseydi, tüm Hâlidî meşâyih râbıtayı bozan kişiler olarak itham edilirdi ki, bu mümkün değildir.
- Silsile içinde gelen şeyhler, her zaman râbıtayı hayatta olan şeyh üzerinden sürdürmüşlerdir.
Risâle-i Kudsiyye’den 407. beyitte bu husus teyit edilmektedir:
Yine sâlik muhayyerdir bu şanda,
Ki teklif yok, muhabbete cihanda.
İlişme sâlike vecd ü emanda,
Gönül elbet bulur dostu o anda.
Mahmud Efendi Hazretleri bu beyti ÅŸu ÅŸekilde ÅŸerh etmektedir:
Sâlikin gönlü o anda nereye akıyorsa, oraya râbıta etsin. Çünkü şeytanlara, İblislere değil büyük zatlara, Allah dostlarına râbıta ediyor.
Bu yorum, tasavvufta râbıtanın zorunlu bir yükümlülük deÄŸil, gönül yönelmesiyle ilgili olduÄŸunu vurgulamaktadır. Dolayısıyla, râbıtanın Mevlâna Hâlid Hazretleri’ne mutlak olarak devam ettirilmesi gerektiÄŸi iddiası, tasavvufun ruhuna uygun deÄŸildir.
Sonuç ve Değerlendirme
Mevlâna Hâlid el-BaÄŸdâdî Hazretleri’nin vefatından sonra râbıtanın nasıl devam edeceÄŸi konusunda bir ihtilaf doÄŸmuÅŸtur. Ekseriyetin tercihi, râbıtanın hayatta olan ÅŸeyhe yapılması yönünde olmuÅŸtur. Hâlidî İsmâtiyye silsilesindeki ÅŸeyhler, râbıtayı kendilerine yaptırmışlardır. Ali Haydar Efendi Hazretleri ve Mahmud Efendi Hazretleri gibi önemli isimler bu uygulamayı desteklemiÅŸlerdir. Meşâyih arasındaki bu ihtilaf, bir rahmet olarak deÄŸerlendirilmiÅŸ ve tasavvufi gelenek içinde doÄŸal bir süreç olarak görülmüştür.
Hâlidî İsmâtiyye silsilesi, yaşayan meşâyihine râbıta yaptırarak bu uygulamayı sürdürmüş ve bu usulü tasavvufun ruhuna uygun olarak kabul etmiştir.